Son yıllarda kanser vakalarında dünya genelinde kaydedilen artış, beslenme alışkanlıklarının sorgulanmasına neden oldu. Yeterli ve dengeli beslenme sağlığımız için kritik öname sahiptir ancak belirli gıda maddeleri, uzun vadede sağlığımızı tehdit eden faktörler arasında yer alabilir. Yeni yayınlanan çalışmalara göre, birçok kişi tarafından sevilerek tüketilen bir besin maddesi, aslında kanser riskini artıran gizli bir düşman olabilir. Bu yazıda, besinlerin kanser üzerindeki etkilerini ve bu konuda dikkat edilmesi gerekenleri inceleyeceğiz.
Küresel sağlık otoriteleri, son yıllarda kanser vakalarında yaşanan dramatik artışı gözlemlemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayımlanan veriler, 2020 tarihinde 19,3 milyon yeni kanser vakasının tespit edildiğini ve bu sayının 2040 yılına kadar 28,4 milyona yükselebileceğini öngörmektedir. Peki, bu çarpıcı yükselişin sebebi nedir? Araştırmalar, yaşam tarzı faktörlerinin, özellikle de diyetin, bu artışla doğrudan ilişkili olabileceğini göstermektedir. Besinlerin içeriği, kanser hücrelerinin gelişimini etkileyebilir; bazı gıdalar ise genetik faktörlerin yanında önemli bir risk oluşturmaktadır.
Hangi besinlerin daha dikkatli tüketilmesi gerektiği sorusu ise bu noktada önem kazanmaktadır. Son dönemde yapılan araştırmalar, özellikle işlenmiş gıdaların, yüksek şekerli besinlerin ve trans yağ içeren ürünlerin kanser riskini artırabileceğini ortaya koymaktadır. Örneğin, fast food ürünleri, içinde bulunan katkı maddeleri ve koruyucular nedeniyle vücutta olumsuz etkilere yol açabilir. Bunun yanı sıra, fazla miktarda şeker ve tuz tüketimi de sağlığı tehdit eden unsurlar arasında sayılmaktadır. Ve şimdi, bunların yanı sıra, özellikle bir gıda maddesi daha dikkate alınmaktadır: kırmızı et.
Kırmızı et, pek çok kişi tarafından severek tüketilen bir besin olmasına rağmen, bazı çalışmalar, düzenli olarak kırmızı et tüketiminin kanser riskini artırabileceğini göstermektedir. Özellikle, işlenmiş et ürünlerinin (sosis, salam gibi) kullandığı nitrat ve nitrit gibi koruyucuların, kanserojen etkiler yaratabileceği düşünülüyor. Dünya Kanser Araştırmaları Fonu, kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin, kolorektal kanser riskini artırdığını belirtmiştir. Ayrıca, diğer bazı araştırmalar, yüksek protein alımının da kanserle ilişkili olduğunu öne sürüyor.
Beslenme alışkanlıklarımızı değerlendirmek ve sağlıklı bir diyet oluşturmak adına öncelikle hangi gıdaların tehlikeli olabileceği hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Bu noktada, bazı önerilere ve beslenme trendlerine göz atmak faydalı olacaktır. Örneğin, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, dengeli yağ asidi alımı ve tam tahıllı gıdaların tercih edilmesi, kanser riskini düşürücü etkiler taşıyan faktörler arasında yer alır.
Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir yaşam tarzının vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu da dolaylı olarak sağlığımızı korumak adına önemli bir rol oynamaktadır. Araştırmalar, düzenli egzersiz yapmanın kanser gelişim riskini azaltabileceğini gösteriyor. Egzersiz yapmak, vücut ağırlığını kontrol altında tutarak, bazı kanser türlerinin riskini düşürebilir. Bu nedenle sağlıklı bir diyet ile birlikte düzenli spor yapmayı da yaşam tarzı haline getirmek gereklidir.
Sonuç olarak, sevdiğimiz birçok besinin potansiyel sağlık tehditlerine karşı dikkatli olmalıyız. Beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirerek, sağlığımızı tehdit edebilecek gıdalardan kaçınmak ve alternatif sağlıklı gıda seçeneklerine yönelmek, kanser riskimizi azaltmada önemli bir adım olacaktır. Daha fazla araştırmanın yapılması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi ise gelecekte insanların sağlıklı yaşam tercihlerinde önemli bir katkı sağlayacaktır.